top of page

Romantik İlişkilerde Kıskançlık ve Dinamikleri

  • Yazarın fotoğrafı: Hamit Orhan Demircan
    Hamit Orhan Demircan
  • 20 Tem 2022
  • 4 dakikada okunur

Seven insan kıskanır.

Sevdiğini kıskanmayan da ne bileyim…

Kıskanmıyorsa sevmiyordur.


Romantik bir ilişki içerisine girildiğinde kıskançlık deneyimini yaşamadığını söyleyen pek az insana rastlarız çevremizde. Bu durum zihinlerimizde sevmek ile kıskanmak kavramlarını iliştirmemizi ve değişmez ayrılmaz bir bütün haline getirmemizi sağlıyor olabilir mi?


Kıskanıyorum diyen bir insan gördüğümüzde onu anladığımızı varsayıyor ve yanında olmak, kendimizce tavsiyelerde bulunmak üzere adımlar atmak üzere hazırlanıyoruz. Fakat kıskançlık gerçekten nedir, bu deneyimi yaşarken her birimizin kişisel farklılıkları var mıdır, normal midir yoksa anormal midir sorularını aklımıza ne kadar getiriyoruz dersiniz?


Kıskançlık deneyimi söze döküldüğünde her birimiz tanıdık, aşina bir oluşa tanıklık ediyormuş hissiyle eşlik ediyoruz yanımızda yer alan arkadaşımıza. Fakat bu yaşantıyı deneyimlerken neden karmakarışık oluyor, ne yapacağımız şaşırıyoruz onca tanıklık ettiğimiz bir tecrübeye?

Gelin birlikte inceleyelim:


Kıskançlık genellikle düşünceler, duygular ve davranışlardan oluşan, bireyin romantik ilişkisini tehdit eden hayali veya gerçek bir rakibin varlığı ile ortaya çıkan, içerisinde anksiyete, öfke ve mutsuzluk barındıran barındıran çok boyutlu bir yapıdır. Kişi, ilişkiyi tehdit eden hayali veya gerçek bir şeyin farkında olduğunda bilişsel bileşenler devreye girmekte, bunun üzerine olumsuz duygular ortaya çıkmakta ve nihayetinde de kişi olumsuz duyguları azaltmak ve tehditle başa çıkabilmek adına birtakım stratejilerden oluşan davranışlar ortaya koymaktadır.


Örnek olarak; ilişkideki potansiyel rakip ile karşı karşıya kalındığında kıskançlık gün yüzüne çıkmaktadır. Çünkü karşılaştırma eylemi gerçekleştirilmektedir. Bu karşılaştırma eylemi fiziksel çekicilik gibi birçok kategoride olabilmekle birlikte bireyde “yetersizlik” duygularına neden olmaktadır. Kıskançlık deneyimi sonrasında kişi kendisini partnerine çok daha görünür ve çekici kılmaya çabalamakta ve bu şekilde yeterliliklerini yeniden inşa etmeye çabalamaktadır.


Tüm bu eylemlerin temel nedeni her ne kadar “sevgi” olarak anlamlandırılsa da yapılan birçok çalışmada sevgi ile kıskançlık arasında bir ilişki bulunamamıştır. Kıskançlık deneyimi doğrudan sevme eyleminden ziyade “kaybetme korkusu” ve “kaybedişin verdiği hayal kırıklığı” ile ilişki içerisindedir. Bu faktörlerin ilişkisel temellerini incelediğimizde; bir rakibin varlığı söz konusu olduğunda kişinin haset yerine kıskançlık duymasına öncülük eden dinamik, bireyin ilişkisel anlamda sahip olduğu konumdur. Bu konumla birlikte gelen arzu kişinin yalnızca partner ile kurulan bağa veya sevgiye yönelik değil aynı zamanda partnere de “sahip olma” arzusudur. Bu konum kimsenin asla bir insana sahip olamayacağı gerçeğiyle bir rakip tarafından sarsılmakta ve bu sarsıntı kendisini kıskançlık olarak göstermektedir.


Kıskançlığın genel olarak yararlı mı yoksa zararlı mı olduğu noktasında araştırmacılar arasında bir fikir birliği söz konusu değildir. Çünkü kıskançlığın yoğunluğu ve yaşantılanması itibariyle normal kıskançlık ve patolojik kıskançlık kavramları karşımıza çıkmaktadır.


Normal kıskançlık, karşılaşılan gerçek bir tehdite karşın ilişkiyi sürdürme adına koruyucu davranışları içeren, içerisinde belli bir dereceye kadar mutsuzluk duygusunu da barındıran bir görünüme sahiptir. Patolojik kıskançlık ise hayali tehditler, paranoid şüpheler ve yüksek düzeyde mutsuzluk ve şüphelenilen partnere yönelik sorgulayıcı davranışlar içerir. Patolojik kıskançlık sanrısal düşünme, anormal düzeyde duygulanım ve geniş çaplı bir şekilde partner sorgulaması içermektedir.


Normal kıskançlık pozitif ve negatif sonuçlar ortaya çıkarabilir. Düşük miktarda normal kıskançlık partnerler tarafından karşılıklı ilgi olarak algılandığında ilişkiyi geliştirebilmektedir ve bu durum kişilerin hayatındaki olası rakipler tarafından çekici olarak algılandığında, partnerlerin de birbirlerine karşı çekiciliğini arttırabilmektedir. Fakat yüksek düzeyde normal kıskançlık; mesela partnerlerden birinin sürekli olarak rakiplerle flörtleşmesi durumunda patolojik kıskançlıkla benzer sonuçlar ortaya koymaktadır.


Normal kıskançlık evrensel, fonksiyonel ve adapte edici bir duygudur ve bu bağlamda ilişkiye tehdit oluşturabilecek faktörler üzerinde farkındalık oluşturması ve partnerin korunmasına yönelik davranışlar açısından pozitif bir sonucu vardır.

Öte yandan yapılan diğer araştırmalar incelendiğinde kıskançlığın birçok negatif sonucu olduğu görülmüştür. Bunlara örnek olarak yalnızlık, düşük öz güven, depresyon, yetersizlik duyguları ve ilişkisel belirsizlik verilebilir. Daha da ötesi romantik kıskançlığın ölüm gibi trajik sonuçlara yol açtığı ve sözel ve fiziksel partner şiddetine neden olduğu da yapılan araştırmalarca tespit edilmiştir.


Yapılan boylamsal bir çalışmada bilişsel kıskançlığın -paranoid düşünceler, endişeler ve partnerin potansiyel ihaneti- güvenli bağlanma, pozitif duygulanım, partnere duyulan sevgi, ilişki tatmini ile negatif; yalnızlık ve negatif duygulanım ile pozitif ilişki içinde olduğu görülmüştür. Davranışsal kıskançlığın ise bunlara ek olarak alternatif ilişkilere sahip olmaya yönlendirdiği görülmüştür.


Romantik bir ilişkide deneyimlerin paylaşılması, partnere karşı açık oluş, anlaşıldığının hissedilmesi, partner tarafından onaylanma ve ortak güven, bağlılık ihtiyaçlarının tatmini açısından temel faktörlerdir. Fakat kıskançlık bu faktörleri baltalamaktadır. Yüksek miktarda kıskançlığın ilişkide düşük güven ve ilişki sürdürme yetersizliği ile pozitif ilişki içinde olduğu görülmektedir.


Sonuç olarak kıskançlığın pozitif ve negatif sonuçları yer almaktadır. Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre kıskançlığın bireyler üzerindeki ve ilişkiler üzerindeki sonuçlarını anlamanın kıskançlık kavramının yapısal özelliklerinden ziyade kıskançlık mekanizmasının aracıları üzerinde durulması gerektiği düşünülmüştür. Örnek olarak bilişsel kıskançlık ve gözetim altında tutma davranışı ilişki üzerindeki ruminasyonları arttırarak ilişki tatminini düşürmektedir. Başka bir çalışmada ise kıskançlık deneyimi sonrası ilişki tatminindeki değişikliğin iletişimsel cevaplara bağlı olduğu görülmüştür.


Kıskançlık iyidir ya da kıskançlık kötüdür demek sonuç itibariyle mümkün değildir. İlişki düzeyinde birçok fayda sağlayabileceği gibi yoğunluğu, şiddeti ve yaşantılanması itibariyle çok ciddi problemlere de neden olabilmektedir. Araştırmalardan öğrendiğimiz net bir sonuç varsa o da şudur ki her bir kıskançlık deneyiminin ilişkimizde oluşturabileceği pozitif veya negatif sonuç partnerimizle kurduğumuz sağlıklı veya sağlıksız iletişime bağlı olarak şekil almaktadır.




Kaynakça



Pfeiffer, S. M., & Wong, P. T. P. (1989). Multidimensional Jealousy. Journal of Social and Personal Relationships, 6(2), 181–196. doi:10.1177/026540758900600203

Buunk, B. P. (1997). Personality, birth order and attachment styles as related to various types of jealousy. Personality and Individual Differences, 23(6), 997-1006.

BRUNNING, L. (2020). Compersion: An Alternative to Jealousy? Journal of the American Philosophical Association, 6(2), 225-245. doi:10.1017/apa.2019.35

Buss, D. M. (2000). The dangerous passion: Why jealousy is as necessary as love and sex. New York: Free Press.

Mathes, E. W. (1986). Jealousy and romantic love: A longitudinal study. Psychological Reports, 58(3), 885-886.

Attridge, M. (2013). Jealousy and relationship closeness: exploring the good (reactive) and bad (suspicious) sides of romantic jealousy. SAGE Open, 3(1), 1-16. Doi:10.1177/2158244013476054.

Rotenberg, K. J., Shewchuk, V.-A., & Kimberley, T. (2001). Loneliness, sex, romantic jealousy, and powerlessness. Journal of Social and Personal Relationships, 18, 55-79. doi:10.1177/0265407501181003

Mullen, P. E., & Martin, J. (1994). Jealousy: a community study. The British Journal of Psychiatry, 164(1), 35-43.

Marazziti, D., Consoli, G., Albanese, F., Laquidara, E., Baroni, S., & Dell’Osso, M. C. (2010). Romantic attachment and subtypes/dimensions of jealousy. Clinical practice and epidemiology in mental health: CP & EMH, 6, 53-58.

Chung, M., & Harris, C. R. (2018). Jealousy as a specific emotion: The dynamic functional model. Emotion Review, 10(4), 272-287.

Elphinston, R. A., Feeney, J. A., Noller, P., Connor, J. P., & Fitzgerald, J. (2013). Romantic jealousy and relationship satisfaction: The costs of rumination. Western Journal of Communication, 77(3), 293-304.

Guerrero, L. K. (2014). Jealousy and Relational Satisfaction: Actor Effects, Partner Effects, and the Mediating Role of Destructive Communicative Responses to Jealousy. Western Journal of Communication, 78(5), 586-611.

 
 
 

Comments


© 2025 Hamit Orhan Demircan

bottom of page