top of page

Dissosiyasyon Nedir?

  • Yazarın fotoğrafı: Hamit Orhan Demircan
    Hamit Orhan Demircan
  • 2 Oca 2022
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 15 Oca 2022

Görülen, duyulan, tadılan, hissedilen, dokunulan, düşünülen ve yapılan şeylerin göreceli olarak birbirleriyle entegre oluşu hayatımızı idame ettirmede oldukça önemlidir. Psikolojik, fizyolojik ve davranışsal görünümlere sahip olan bu faktörlerin hatıralarımız, duygularımız ve davranışlarımızla bütünleşmesi devamlı kendilik algımızı güçlendirir, uyumlu ve entegre bir kendilik oluşturmamızı, çevre ve ortam ilişkisi kurmamızı sağlar (Dorahy ve Mohan, 2017). Dissosiyasyon savunma mekanizması normal koşullarda birbirleriyle entegre bir şekilde işlev gören bu faktörlerde bir bozulma olarak değerlendirilebilir (Derin ve Öztürk, 2018). Bu fenomenin yaşantılandığı zamanlarda bireyin zihninde var olan bir bilgi bir diğeriyle sahip olduğu bağı kaybeder. Bellek ve kimlik gibi düşünce ve davranışlarımızın düzenlemesinde rol alan belirleyicileri de etkileyebilecek bir süreçtir (Şar, 1998).


Dissosiyasyon mekanizması bireyler tarafından açıklanmaya çalışıldığında üç farklı alandan oluşan bir ayrım ile karşılaşılmaktadır. Bu alanlardan bir tanesi; gündüz rüyası, otomatik olarak yaşantılanan düşünce ve davranışlar gibi normal, hayatın akışını bozmayan bir kişilik özelliği olarak görülen alandır. İkinci alan ise istismar, deprem ve doğal afet gibi travma olarak nitelendirilebilecek olaylara maruz kalma durumunda kişiyi koruyabilen bir savunma mekanizması olmasıdır. Belirtilen son alan ise klinik ve kişilik bozuklukları oluşturan sendrom ve semptomlar bütünü olarak değerlendirildiği alandır (Stockdale vd., 2002).


Dissosiyatif yaşantılar denildiğinde akla gelen başlıca semptomlar kimlik çözülmesi, füg durumu ve amneziler olsa da günlük hayatta yaşanabilen, klinik olmayan dissosiyatif yaşantılar emilim (absorbsiyon), depersonalizasyon ve derealizasyon semptomlarıdır. Bu yaşantılar bilinçte gerçekleşen varyasyonlar olarak karşımıza çıkmakla birlikte dikkat ve bilgi işleme süreçlerinde değişime neden olmaktadır (Seligman ve Kirmayer, 2008).


Bu semptomlardan ilki olan emilim negatif semptomlar olarak sınıflandırılmakla birlikte pasif emilim ve aktif emilim olmak üzere iki ayrı biçimde ortaya çıkmaktadır. Aktif emilim semptomu bilinç farkındalığını meşgul ederek kişisel ilgiyi çelecek, kişisel farkındalığa yönelik odağı çözecek birçok eğlenceli aktivitede ve diğer yaşam aktivitelerinde ortaya çıkmaktadır. Bu aktivitelere müzik dinleme, film izleme, kurgu okumaları, sanatsal bir performansın izlenmesi örnek olarak verilebilir. Bu durumlarda pasif emilimden farklı olarak emilen materyal kendiliğinden ortaya çıkmaktan ziyade dışsal aktivite tarafından sokulur. Aktif emilim olarak adlandırabileceğimiz bu semptom stresli, üzgün veya kaygılı durumlarda kişinin farkındalığını çelmek suretiyle içsel üretimi arttırarak adapte edici bir fonksiyon olarak görülebilmektedir (Butler, 2004).


Pasif emilim ele alındığında daha çok gündüz rüyası olarak tanımlanabilir. Bu tarz bir semptom günlük yaşantıda rutin ve süreklilik arz eden fiziksel aktiviteler gerçekleştirilirken; araba sürerken, duş alırken veya basit bilgisayar oyunları oynarken yaşanılabilir. Davranışsal perspektiften ele alındığında otomatik olarak gerçekleştirilebilen bu tarz aktiviteler esnasında zihnin gezinmesine imkân tanınmakta; içsel yaşantıda, hayal gücünde veya hafızada; kendiliğe, çevreye, davranışlara ve içinde bulunulan zaman dilimine karşı farkındalığın kaybolmasıyla birlikte emilim görülmesine neden olunmaktadır. Epizotların yaşantılandığı zaman diliminde kişinin iç gözlemi ele alındığında geçmiş bir konuşmanın gözden geçirilmesi, kısa dönemli planlamaların yapılması, gelecek aktivite veya konuşma fantezileri, problem çözme, yargılama gibi zihnin çalışmasını gerektiren etkinlikler görülebilir (Butler, 2006; Butler ve Palesh, 2004).


Depersonalizasyon ve derealizasyon semptomları dissosiyatif yaşantılar arasında pozitif semptomlar olarak nitelendirilebilmektedir. Depersonalizasyon semptomu bireyin kendiliğindeki gerçeklik algılamasında bozulma olarak kendini gösterirken derealizasyon semptomu bireyin çevre gerçekliğindeki algılamasında bozulma olarak gerçekleşmektedir. Pozitif semptomların her ne kadar travma ve stres içeren yaşantılar sonucu gerçekleştiği bilinse de hobilerle meşgul olma, cinsel birliktelik, doğa ile temas etme gibi olumlu yaşantılar sırasında da sıklıkla görüldüğü anlaşılmıştır. Bu semptomların yaşantılanmasında algının daralmasıyla birlikte belirli bireysel öneme sahip olay ve aktivitelerle ilişkili kendiliğin, bedenin ve dünyanın deneyimlenmesinde değişim meydana gelmektedir (Butler, 2004; Pica ve Beere, 1995).




Kaynakça


Butler, L. D. (2004). The dissociations of everyday life [editorial]. Journal of Trauma &Dissociation, 5, 1–11. https://doi.org/10.1300/J229v05n02_01


Butler L. D. (2006). Normative dissociation. The Psychiatric clinics of North America, 29(1), 45– viii. https://doi.org/10.1016/j.psc.2005.10.004


Butler, L.D. & Palesh, O. (2004) Spellbound: Dissociation in the Movies, Journal of Trauma & Dissociation, 5:2, 61-87, DOI: 10.1300/J229v05n02_04


Dorahy, M., & Mohan, I. (2017). Dissociative disorders and somatic symptoms and related disorders. In N. Pelling & L. Burton (Authors), Abnormal Psychology in Context: The Australian and New Zealand Handbook (pp. 154-174). Cambridge: Cambridge University Press. doi:10.1017/9781316182444.016


Seligman, R., & Kirmayer, L. J. (2008). Dissociative experience and cultural neuroscience: Narrative, metaphor and mechanism. Culture, medicine and psychiatry, 32(1), 31-64.


Stockdale, G. D., Gridley, B. E., Balogh, D. W., & Holtgraves, T. (2002). Confirmatory factor analysis of single- and multiple-factor competing models of the Dissociative Experiences Scale in a nonclinical sample. Assessment, 9(1), 94–106. https://doi.org/10.1177/1073191102009001011


Sar, V. (1998). Dissosiyatif Bozukluklar. “Psikiyatri Temel Kitabı, 2, Hekimler Yayın Birligi, Ankara.

Pica, M., Beere, D. (1995). Dissociation during positive situations. Dissociation, 8, 241-246.


 
 
 

Comments


© 2025 Hamit Orhan Demircan

bottom of page